Hayal Meyal 1985 - 1991
Ancak bir şeyi tercih etmem konusunda dayatma yapılıyordu.
İki farklı renkteki bez parçaları uzatılarak, dikkat etmem sağlanıyor ve dayatma sona eriyordu...
Buzlu camlar zamanla saydamlaşmaya başlarken; bir gün annemin yanımda olmadığını farkettim.
İlk kez onsuz kaldığım için ağlayışımın sonu gelmiyordu.
Yalnız ve çaresiz bir şekilde geçen günlerden sonra annem geldi, üstelik kucağında bir de bebek vardı.
Fakat bir süre sonra bebeği bir daha göremedim, üstelik bu kez de annem ağlıyordu..
Curcuna içerisindeydim.
Radyo'da ya hararetli bir konuşma olurdu, ya da acıklı şarkılar çalardı.
Annem bana ve abilerime kızgın bir şekilde sesleniyorsa; bir tehlike olduğunu anlıyordum ama istediklerimden de vazgeçemiyordum.
Yine bir gün tüm uyarılara rağmen, kapımızın dibinde abimin sürdüğü bisikletin arkasına binmiştim.
Sonrasında kendimi yine ağlar buldum ve annemle bir teyze benimle ilgilenip durdu...
Bir gün evde tekrar bebek gördüm.
Bu kez yüzler gülüyordu, hatta ben televizyonda olup bitenin taklidini yaparak oynuyordum.
Fakat bu sevinç de uzun sürmedi, çığlığımla son buldu...
Yavaş yavaş dışarıdaki hayatı tanımaya başlamıştım.
Kucağına alanlar, yanağımı sıkıp ıstıranlar, yarım yamalak konuşmamı duymak isteyenler...
İlgi arttıkça ikramlar da oluyordu ve yine bir ikramdan sonra susamış, eve gelmiştim.
Annemin yanında gördüğüm suyu içtikten sonra kendimi hiç tanımadığım bir yerde buldum...
Döndüğümde gülemiyordum artık ama etrafımdakiler kahkaha atıyordu.
Ben ise, kapımızın önünde bulduğum beyaz güvercinden sonra gülmeye başladım.
Fakat birkaç gün sonra karşı apartmandaki Hüseyin Amca beyaz güvercinimi aldı.
Para ve çikolata vererek gönlümü de aldığı için çok üzülmemiştim.
Üstelik kuşu iyileştirip getireceğini söylediği için hep getireceği günü bekledim.....
Olup bitenleri anlamaya başladıkça, her şeyden daha fazla keyif almaya başladım.
Uyanır uyanmaz çizgi film izlerdim, kahvaltıda peynirli bir tost yerdim, sonra da kendimi sokağa atardım.
Babam gelene kadar da eve dönmezdim.
Yine dışarda oyun oynadığım bir günde, vurulan topun peşinden koşunca; yine kendimi hiç tanımadığım bir yerde bulmuştum...